Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
Önceki Yazılar
|
Mart 21, 2013 - 08:08:57 · Kızıl Yolculuk (1)
Kasım 07, 2012 - 16:17:32 · Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)
Kasım 07, 2012 - 16:00:58 · Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)
Kasım 07, 2012 - 15:56:46 · Hobbit Fragmanları (0)
Aralık 21, 2011 - 08:18:56 · Hobbit Trailer (0)
Ekim 10, 2011 - 10:09:41 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)
Haziran 13, 2011 - 10:37:47 · Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)
Haziran 13, 2011 - 10:34:53 · Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)
Haziran 13, 2011 - 10:18:39 · Oyun Fikirleri (2)
Aralık 03, 2010 - 08:08:20 · BBC Tolkien röportajı (0)
Kasım 22, 2010 - 11:15:26 · The Hobbit icin Gazete Ilani (2)
Ekim 22, 2010 - 11:31:19 · Hobbit oyuncuları (10)
Ekim 13, 2010 - 09:27:41 · Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)
Haziran 02, 2010 - 07:54:36 · HOBBİT TEHLİKEDE (4)
Nisan 06, 2010 - 09:13:39 · Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)
Nisan 06, 2010 - 09:13:33 · Gölgelerin İçinden (0)
Ocak 19, 2010 - 08:58:13 · Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)
Ocak 08, 2010 - 15:45:13 · Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)
Ocak 08, 2010 - 15:44:59 · Mucizeler Savaşı (6)
Ocak 08, 2010 - 15:44:38 · LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)
Eski Yazılar
|
|
LOTR: ALTIN KONAK'IN KRALI
Yayınlanma tarihi Şubat 24, 2003 - 12:35:51 Gönderen ringmaster |
|
silvester göndermiş "Büyük meşe kapıların ardından ayak sesleri duyuldu.Giderek yaklaştı,ta ki Kral Théoden ve Eowyn onların kime ait olduğunu anlayana kadar.Eowyn Kralın elinden az önce vermiş olduğu şarap kabını aldı aceleyle ve tahtın arkasına doğru ilerledi.İçinden Acaba bu sefer nasıl uğursuz haberler getirecek,Kralın içini nasıl karartacak? diye düşünüyordu.Arkasını döndüğünde, Solucandil, Kralın ayaklarının dibine sokulmuştu bile.Düşük göz kapaklarının altından Eowyni süzdü uzun uzun. Kızı baştan aşağı süzdükten sonra gözlerini ondan zar zor ayırıp,Krala döndü.Nasıl daha etkileyici konuşabileceğini düşündü bir an,sonra konuşmaya başladı:
Atçanyurtun Üçüncü Başkumandanı, Eomund oğlu Eomer yine başımıza dert açmaya kararlı gözüküyor efendimiz.. diye söze başladı.Eowyn yumruklarını sıktı hemen, Sakın ailemden birinin adını ağzına alma! diye bağırmak, o iğrenç kafasını
bedeninden ayırmak için inanılmaz bir istek duydu o an.Ya Kral Théoden?Nasıl inanıyordu bu Solucandilin söylediklerine?Eomerin onu babası gibi sevdiğini, onun iyiliğini düşündüğünü nasıl göremiyordu?Sonra tekrar Solucandilin söylediklerini dinlemeye başladı.Solucandil,hızını almış,hevesle devam ediyordu:
Sizin peşinden gidilmesini yasakladığınız ork çetesiyle çatışmış ve bir sürü değerli askerimizi yitirmiş efendim.Nasıl sizin koyduğunuz emre uymaz?Nasıl sizi hiçe sayar?Anlamıyorum efendim,Eomer sanki kötülüğümüzü istiyor.Son günlerde iyice asileşti,hiçbir sözü dinlemez,hiçbir emre uymaz oldu..Kral kendisiymiş gibi davranıyor.Zaten Başkumandan Theodred öldürüldüğünden beri böyle davranıyor,tahtın sadece ona kaldığına emin ama siz hiç böyle birini varisiniz olarak kabul eder misiniz efendim?Sizin daha başka sadık adamlarınız var.dedi.Théoden susuyordu, sonra:
Varis konusunu daha düşüneceğim, şu an bir şey söylemek için çok erken ama haklısın Grima, Eomere Kralın kim olduğunu hatırlatmamız ve ona bir çeki düzen vermemiz gerekiyor.Gerçekten son günlerde hiçbir sözü ve emri dinlemez oldu.dedi yavaşça.Solucandil bu sözlerle iyice cesaretlendi ve parlayan gözlerle:
Sizin huzurunuzda Divanhanenin kanunlarını hiçe sayarak beni ölümle tehdit ettiğini de unutmadınız değil mi efendim?diye sordu.Kral:
Evet,evet Grima,unutmadım..diye cevapladı. Solucandil büyük bir mutlulukla başını salladı ve daha sonra kıpırdanarak oturduğu yere iyice yerleşti.Keyifle anlatmaya koyuldu,uzun bir süre Théodene,birkaç kişiyi şikayet etti,işlerini iyi yapmadıklarından,emirlere uymadıklarından bahsetti ve her lafın arasındaBiliyorsunuz efendim,siz hasta ve yaşlısınız,bırakın bunları sizin yerinize sadık Grimanız yapsın.demeyi de ihmal etmedi.Daha sonra Karanlıklar Efendisinin ne kadar güçlendiğini, ona asla karşı koyamayacaklarını da anlattı.Eowyn onları izlerken Théodene baktı ve onun Solucandilin her lafıyla biraz daha çöktüğünü üzüntüyle gördü ama yapabileceği bir şey yoktu,Solucandili oradan kovamazdı ya..Sonunda Solucandil kalktı ve eğilerek Kraldan izin istedikten sonra,Eowyne döndü ve:
Size de iyi günler,Rohan Hatunudiyerek,kızın elini öpmeye çalıştı.Ama Eowyn tiksintiyle elini çekti ve geriledi.O zaman Solucandil gözlerini haince kıstı ve sadece kendisinin duyabileceği bir sesle:
Bu yaptıklarına pişman olacaksın,diye mırıldandı gülümseyerek.Tam odadan çıkarken,bir şey unutmuş gibi dönerek Krala:
Bırakın Eomerle ben konuşayım efendim,sizin kendinizi yormanıza ve üzülmenize gerek yok,ben halledebilirimdedi.Gözlerinin önünde, muhafızlara, Eomeri öldürmeleri için zalimce işaret verdiği ,Eomerin korku dolu bir yüzle ona yalvardığı ve muhafızlar onu götürürken bağırarak aman dilediği bir sahne canlandı.Gülümsedi,ne kadar keyifli bir iş olacaktı.Ama Eowyn bunun fazla olduğunu düşünerek elindeki kabı hızla masaya bırakınca,Théoden:
Sağol Grima,ama Eomerle ben konuşacağım ne de olsa sıradan bir asker değil, benim ailemden biri.dedi.Aldığı cevapla suratı asılan Solucandil birşeyler mırıldanarak odadan çıktı.Onun odadan çıkmasıyla, büyük bir sessizlik kaplamıştı her yeri..Eowyn üzüntüyle Kralı, Kral da üzüntüyle Solucandilin anlattıklarını düşünüyordu.Kız , Kralın yüzüne bakıp, endişeyle kafasını salladıktan sonra onun önüne geldi.Diz çöktü ve:
Sizin için yapabileceğim herhangi bir şey var mı??Eğer istediğiniz bir şey varsa, seve seve yaparım bunu..dedi.Aklına söyleyecek başka bir şey gelmemişti çünkü.Yaşlı adam gülümsedi ve:
Hayır,Eowyn şimdilik yok..dedi ve tekrar düşüncelere gömüldü, Eowyn ona baktığında yüzündeki çizgilere bir iki tane daha eklenmiş,sırtının biraz daha kamburlaşmış olduğunu gördü acıyla.Halbuki, bugün diğer günlere oranla ne kadar iyimser ve dinçti..Solucandil yine ona kendini yaşlı ve işe yaramaz biri gibi hissettirmeyi başarmıştı.Eowynun düşünecek sadece bir şeyi vardı,Kralı düşünüyordu, ama yaşlı adamınsa düşünecek o kadar çok şeyi vardı ki..Eomeri yola getirmek,Gondora bir elçi yollayıp ne gibi hazırlıklar yapıldığını öğrenmek,iyi bir ordu hazırlamak.. Ölen oğlu aklına gelince, düşüncelerinin arasında kaybolacakmış gibi oldu bir an, kalbinin sıkıştığını hissetti..Kendisi yaşlı bir adamdı,ne işe yarıyordu ki?Ama ölen oğlu yiğitti,her konuda bu ülkeye örnek bir kral olacak biriydi.Şimdiyse taht Eomere kalmıştı.Ama ona pek güveni yoktu, özellikle Solucandilin anlattıklarından sonra..Yine de içinden bir ses, bu ülkeyi Solucandile bırakmaktansa Eomere bırakmanın çok daha iyi olacağını söylüyordu.Solucandili dinlemekten yorulmuştu artık.Kendisi dışında herkes onu Solucandil diye anıyordu.Pek de haksız sayılmazlar diye düşündü.Konuşurken karşısındakini o kadar çaresiz ve sıkıntılı bir duruma sokuyordu ki.Eowynin ve Eomerin ondan nefret ettiklerini,özellikle Eowynin Solucandil, ağabeyi hakkında konuştukça gözlerinde tutuşan alevi, içindeki öfkeyi görebiliyordu Théoden. Kendini sanki bir kereliğine dizginleri Solucandilin eline vermiş, ve şimdi alamıyor gibi hissediyordu..O sırada Eowynin sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı..Gürül gürül yanan ateşi, kızın saçlarında oynaşan altın renkli ışıkları seyretti bir an..Eowyn loş odada bembeyaz elbiseleriyle bir yıldız gibi parlayarak önünde diz çökmüştü, yüzünde sevgi,şefkat, acıma, hüzün, endişe...hepsi vardı. Onu bu kadar üzmeye hakkım yok diye düşündü Kral. Kız elini yaşlı adamın dizine koydu ve usulca konuşmaya başladı:
Efendim, nereden başlayacağımı bilmiyorum, belki haddim de değil ama inanın sizi böyle görmek beni çok üzüyor.Küçükken,siz kocaman, uzun boylu, kimsenin o kadar yiğit ve korkusuz olamayacağı biriydiniz benim için.Asla yılmazdınız, böyle bir şey mümkün değildi, ne olursa olsun, eğer siz yanımda varsanız korkmazdım çünkü siz her şeyi mutlaka hallederdiniz. Yapamayacağınız şey yoktu, hep Eomere özenirdim ,büyüyünce belki sizin gibi biri olabilir ama benim hiç şansım yok çünkü bir kızım diye..Ben, gözüpek, yılmayan biri olmayı sizden öğrendim ve şimdi en sevdiğim ve güvendiğim kişinin üzülmesine ve umudunu yitirmesine dayanamıyorum..dedi.Yanakları al al olmuştu, günün birinde Kral Théodenle böyle bir konuşma yapacağı hiç aklına gelmemişti daha önce..Théoden gülümsedi ve:
Sağol Eowyn, biliyor musun, gençliğinde yaptığı kahramanca şeyler çok gerilerde kalıp, artık yaşlılıktan bir şey yapamaz hale gelince, insana böyle övgüler öyle hoş geliyor ki...Ama beni de anla, yaşlandım, yoruldum,eskisi gibi savaş meydanlarında naralar atacak ne nefesim, ne de bir vuruşta üç kişiyi devirecek gücüm var.Yapabildiğim tek şey burada iki büklüm oturmak, ve ülkeyi yönetebilmek için Grimanın getireceği haberlere bel bağlamak işte..Eomer bile beni dinlemez oldu, bu tahta ilk kez oturduğum zaman bana korkuyla bakan hizmetkarların gözlerinde alay görüyorum şimdi, verdiğim emirler ise hiç birinin umrunda değil zaten. dedi.Eowyn ise:
Eomer ve ben burada olduğumuz sürece herkes emirlerinizi dinleyecek..diye cevapladı.Yaşlı adam acı bir gülümsemeyle sordu:
Emirlere kendisi uymayan biri mi sağlayacak bunu?Kız başını önüne eğdi..Sonra devam etti:
Sizden istediğim şey sadece şu efendim.dedi.Umudunuzu yitirmemeniz ve kendinizi asla bırakmamanız.Bunun için bana söz verir misiniz? Kız bunu öyle bir ifadeyle söylemişti ki,Théoden gülerek:
Evet, sana söz veriyorum.dedi, aklına Eowynin küçükken bir yurt süvarisi gibi önünde büyük bir ciddiyetle diz çöküp,kendini onun silahtarı yapması için yalvarması gelmişti.O zamanlar genç bir Théoden vardı karşısında kızın,tasasız bir Théoden..Nasıl günlerdi onlar,hatırlamaya çalıştı Kral.Damarlarında genç, neşeli, umut dolu bir kan akıyordu o zamanlar.İçinde hiç bitmeyen bir umut, gözlerinde hiç sönmeyen bir ateş vardı.Kılıcını kavradığı zaman bütün korkuları, endişeleri dağılıp giderdi.O genç Théodeni özlüyordu Kral, onu geri istiyordu ama boşuna...Eowyne takıldı gözleri, kız, sanki bir şey daha söylemek istiyormuş ama cesaret edemiyormuş gibi kıvranıyordu.Sonra söyleyeceği her neyse, söylemeye karar verdi ve derin bir nefes aldı:
Ve sizden istediğim bir şey daha var.dedi.Grimanın söylediklerine aldırmamanız,çünkü genellikle gerçeği söylemiyor.dedi çabucak.Théoden:
Ne demek bu? diye sordu.Gülen yüzü ciddileşmişti.Kız:
Bir şey demek değil, sadece söylediklerine inanıp kendinizi üzmeyin efendim, lütfen. dedi.Bu konuyu bir an önce kapatmak istiyordu sanki..Théoden bir şey söylemeden başını önüne eğdi,Eowyn çoktandır düşündüğü şeyleri söyleyerek onu epey ürkütmüştü..Gerçekten ülkenin ve onun kötülüğünü mü istiyordu Grima?Peki ama neden?Eomer neden onu ölümle tehdit etmişti, yoksa bir bildiği mi vardı?Théoden biraz daha düşününce Grima hakkında kötü düşünmek istemediğini anlamıştı, ona o kadar yıl hizmet etmiş birini, anlamadan dinlemeden yargılamak, nankörlük etmek istemiyordu..Sonunda bir karar aldı, gözle görülür bir kanıt elde etmeden, Grimaya bir şey söylemeyecek ve onu hizmetinde tutmaya devam edecekti..Eğer Grima bunları duysa rahatlıkla inkar edebilirdi. O bunları düşünürken Eowyn:
Ben izninizle dinlenmeye çekiliyorum şimdi.dedi. Kral:
Evet, ortalık sakinken dinlenmeye bakın çünkü çok yakında dinlenecek vaktimiz olmayacak, ufukta savaş ve sürgün gözüküyor.dedi.Kız onu:
Ümidimizi yitirmeyelim,hem bizimle beraber Gondor var, ve belki başka mucizeler de gerçekleşebilir.diye cevapladı.Yaşlı adamın yüzünden mucizelere hiç inanmadığı belli oluyordu:
Umarım.dedi.Ama mucizelere inanmaktansa yapacağım çok şey var.Halkımın güvenliğini sağlamak,savaş için iyi bir ordu hazırlamak,Gondora bir elçi göndermek...Ve bana öyle geliyor ki, Altın Konakın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor, çok yakında fırtına patlayacak.diye devam etti.Eowyn eteklerini toplayarak kalktı,selam verdi,Kralın ne demek istediğini tam olarak anlayamamıştı.Yalnız Théoden,onun odadan çıkarkenNeredesin Eomer??Bir an önce gelsen keşke, burada herkesin sana ihtiyacı var, özellikle benim..diye mırıldandığını duydu...
*****
Kral,tahtın önündeki basamaklarda duran,sarı saçları örgüler halinde sırtına inmiş,açık renkli gözleri mağrur bir şekilde parlayan genç kumandanı sertçe süzüyordu.Uzun bir süre sonunda konuştu:
Evet,Eomund oğlu Eomer, söyle şimdi,peşlerinden gidilmesini yasakladığım orkları izleyip,neden çatışmaya girdin? Eomer:
İzlemek zorunda kaldım, efendim,çünk.... Eomer sözlerini bitiremeden Théoden hiddetle bağırdı:
Demek öyle,izlemek zorunda kaldın..Peki sorarım sana,benim koyduğum yasakların,verdiğim emirlerin hiç mi değeri yok?Orada, koyduğum emre uymayarak,ölüme sürdüğün insanların hiç mi değeri yok? Eomer taş bir heykel kadar hareketsiz duruyordu,yüzünden rengi çekilmişti..Sonunda:
Efendim,bu sözleri hak etmedim, herkesin değerini çok iyi biliyorum.Eomer bunu söylerken Solucandile bir bakış fırlattı. O ork çetesi bizim için çok büyük bir tehlike yaratacaktı..Onları etkisiz hale getirmem gerekiyordu.dedi.Théoden etkilenmiş görünüyordu,bunu fark eden Solucandil, hemen Kralın kulağına eğilip,bir şeyler fısıldadı.Söyledikleri bitince,büyük bir memnuniyet ve gururla doğruldu,yüzünde pis bir sırıtmayla Eomere bakıyordu.Théoden, Eomere dönerek:
Sanırım iki tane de at eksikmiş.Külteri ve Tiz.Bu ne demek oluyor? diye sordu. Eomer büyük bir rahatsızlıkla düşündü.İşte şimdi daha da berbat bir durumdaydı. Rohanın yeşil çayırlarında dolaşırken yakaladığı üç kişiyi serbest bırakmakla kalmayıp,bir de onlara at verdiğini nasıl açıklayacaktı?Ama dürüst olmaya ve her şeyi anlatmaya karar verdi sonunda.Onlara üç yolcuyu nasıl fark ettiğini, adlarının Aragorn,Legolas ve Gimli olduğunu,nasıl birileri olduklarını, nereden geldiklerini, geçtikleri yolları,Lorieni ve Lorienin Hanımını ve onlara verdiği hediyeleri,Gandalfın Moria Madenlerinde karanlığa düştüğünü,Boromirin orklar tarafından öldürülüşünü, Aragornun dönmek için söz verdiğini,onlara güvendiğini ve bunun üzerine atları verdiğini bir bir anlattı.O sözlerini bitirir bitirmez, Solucandilden alaycı bir nida yükseldi:
Hah! Demek söz vermiş,duyuyor musunuz,efendim, söz vermiş!Loriendeki Büyücüyle işbirliği yapıp, onun hediyelerini kullanan, garip bir kılıkla ork peşine düşen bir derbederin sözüne ne kadar güvenilir ha?Demek,Atçanyurtun Üçüncü Başkumandanı,Eomund oğlu Eomer böyle bir serserinin sözüne kanabilecek kadar ahmakmış meğer! Belki de seni kandırmak için o cadıdan öğrendiği bir numaraya başvurmuştur, ne dersin? Sözlerini bitirince, sarsıla sarsıla gülmeye başladı.Eomer sinirlendikçe daha çok gülüyordu.Sonunda durdu ve Krala dönerek:
Efendim, bu Eomere bir ceza vermemiz gerek, ne dersiniz? Siz de onun Eomeri kandırdığını ve hiç dönmeyeceğini biliyorsunuz değil mi? diye sordu.Theoden ona aldırmayarak Eomere sordu:
Eomer, söylemek istediğin başka bir şey var mı? Eomer bir an düşündükten sonra:
Evet efendim, var.Bunları açık açık konuşmanın zamanı geldi..Ama ilk önce Aragornun sözüne güvendiğimi yinelemek istiyorum.Çünkü o, Kırılmış olan Kılıçın taşıyıcısı, Gondorlu Elendilin oğlu,Isildurun varisi,Arathorn oğlu Aragorndur.Geri döneceğine eminim.Lakin, benim söylemek istediğim başka şeyler var.Açık söylemek gerekirse kuşkularım var;Grima hakkında kuşkular..Bizi doğru yönlendirdiğinden,sadık olduğundan pek emin değilim,neden tehlike batıdan gelirken bizi kuzeye yönlendirdi?Böylece orası savunmasız kaldı, oğlunuz Theodred de bir avuç adamıyla orada ne kadar dayanabilirdi?Aslında kuzeyden gelen ciddi hiçbir tehlike yoktu..İkincisi,ork çetesinin peşinden gidilmesini yasaklama fikrini sizin aklınıza soktu, ve eğer ben ve adamlarım, onları izleyip, etkisiz hale getirmeseydik, o da bizim için çok büyük tehlike olacaktı. Ben Yurtun bir Kumandanı olarak bu soruları sorma hakkını kendimde görüyorum, şimdi Sayın Grima bunları açıklasın.
Odadaki bütün gözler Solucandile çevrilmişti.Köşeye kıstırılmış yaralı bir hayvan gibi duruyordu,çaresizce ağzının içinde bir şeyler gevelemeye başladı, ama sonra açıldı, upuzun saçma sapan laflarla dolu bir konuşma yaptı.Uzun yıllar,sadıkça birine hizmet etmiş, sonra bir teşekkür bile edilmeden kapının önüne konulmuş biri gibi konuşuyordu.Eomerin söylediklerine cevap olarak uzun uzun konuştu,Théoden yine ona acımış ve inanmıştı.. Eomere:
Kuşkularının yersiz olduğunu anladın,başka bir şey var mı? diye sordu.
Eomer bezgin bir halde:
Kararınızı öğrenmek istiyorum,sadece onları mecbur olduğum için izlediğimi tekrar söylüyorum. dedi. Solucandil, Krala fırsat bırakmadan hemen atıldı:
Mecbur olduğun için ya da başka sebeplerden,sonuçta konulan emre uymadın, hepsi aynı kapıya çıkar.Bu da cezasız kalmamalı ve kalmayacak, değil mi efendim?
Théoden cevap vermeyince, muhafızlara Eomeri götürmelerin için işaret verdi hemen,Kralın fikrini değiştirmesinden korkuyordu.Mahkum edileceğini anlayan Eomer,onu kollarından tutup götürürlerken bağırıyordu devamlı:
Eowyn! Eowyn!Dikkatli ol,çok dikkatli!!!
Muhafızlar ve Eomer odadan çıktıktan sonra,Eowyn eteklerini toplayarak, koştu onların arkasından.Kral onun arkasından bakarken, ilk defa ağladığını gördü.İçine büyük bir pişmanlık çöktü,yaptığına üzülmüştü ama dönüşü yoktu bu işin..Böyle düşünürken, gözü basamaklarda kafasının önüne eğmiş,sessizce oturan Solucandile ilişmişti.O sırada o da başını kaldırıp Théodene baktı,Kralın kendisini izlediğini hiç ummuyordu bu yüzden Théoden onun gözlerinde hiç hoşlanmadığı bir pırıltı yakaladı. Solucandil de bunun farkına varmış olacak ki, hemen gülümsedi ve:
Dert etmeyin efendim,siz en doğru olanı yaptınız.dedi. Théoden hala ona bakarken içinden bir ses Eomerin her kelimesinin doğru olduğunu söylüyordu.Önce Eowyn,sonra da Eomer.. diye düşündü..İçindeki hislere tercüman olmuşlardı.Gerçekten, sadık danışmanı Grima bir hain miydi?Yaşlı Kral aldığı kararı hatırladı.Evet ondan şüpheleniyorum ama ortada henüz bir kanıt yok,şimdilik susacağım diye düşündü.Solucandile:
Evet, haklısın, bence de en doğru olanı yaptım ama ne de olsa o benim kanımdan.. dedi. Solucandil,kafasını ukala bir şekilde sallayarak cevap verdi:
Öyle akraba olmaz olsun,efendim.Kral:
Bu konuda konuşmak istemiyorum.diye cevap verince, odanın içi yeniden sessizliğe gömüldü.Biri üzüntüyle,mahkum ettiği yeğenini düşünürken; diğeri ona göre en büyük engeli ortadan kaldırdığı için seviniyordu...
*****
Théoden,yüksek terasın tepesindeki sundurmadan Rohanın yeşil topraklarını izlerken,yağmur hızla yağıyordu.Kral yanında yaşlı,grilere bürünmüş bir adam olduğu halde,yağmur ve toprağın birbirine karışmış kokusunu huzurla içine çekti.
Gandalf..diye düşündü..Eomer,Moriada gölgeye düştüğünü söyleyince yüreğimden büyük bir yük kalkmıştı sanki.Bunu hakkettiğini düşünmüştüm,her şeye karışmasının, her olayla ilgilenmesinin sonunda bir bela getireceğini biliyordum, neyse ki bela bizi bulmadan sadece Gandalfı alıp götürmüştü..Onu öldü sanırken yine adımlarının Altın Konakta yankılanışını duymak beni ne kadar da endişelendirmişti,yine her geldiğinde yaptığı gibi bizi uğursuzluk ve kedere boğacağını, başımıza büyük dertler açacağını sanmıştım korkuyla..Asıl tehlikenin yanıbaşımda olduğunu, Gandalfın ise her zaman benim ve halkımın dostu olduğunu göremeyecek kadar kör olmuş gözlerim.. Tekrar topraklarına baktı,buraya gelmeyeli ne kadar çok olmuştu..Neredeyse, bu kokunun,bu yemyeşil çayırların insanı nasıl dinlendirdiğini,huzur verdiğini unutmuştu.Arada sırada güneş ışınları,gri bulutlardan kurtularak, kendini gösteriyor,yağmur damlalarını gümüş rengine boğduktan sonra,kayboluyordu.Kral bu manzarayı bir süre daha mutlulukla seyretti.
İşte zaman geldi.diye düşündü,Fırtına yaklaşıyor. Sanki patlayacakmış gibi duran kasvetli gri gökyüzüne baktı,ama batıda hala aydınlık dayanıyordu.İçinde bir şey uyanmıştı sanki.Hazırdı artık ve birçok şey değişmişti..
***
Rohan ordusu pırıl pırıl mızrakları ile bekleşiyordu.Kralın atı Karyele üstünde onlara doğru ilerlediğini görünce,süvariler arasında bir dalgalanma oldu.Herkes heyecanla konuşuyor,atının üstünde dimdik ilerleyen,yaşlı adama saygıyla bakıyorlardı.Kralın yanında Eomer de vardı;onu gören bir grup süvari,sevinçle ona doğru koşturdular,heyecanla bir şeyler konuştuktan sonra,onları bekleyen atlarının yanlarına döndüler.Atını sürerken,Théoden biraz da şaşkınlıkla düşünüyordu.Yıllardır hizmetinde olan sadık danışmanı -daha doğrusu sadık sandığı danışmanı-Grimanın hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde bir hain olduğu anlaşılmıştı ve Tekevle ülkeden kovulmuştu.Eomer geri çağırtılmış,ordu yola koyulmuştu.Kral Belki de Eowyn,mucize derken haklıydı.. diye düşündü. Eğer bu mucize,Gandalf, olmasaydı bu işler benim haftalarımı alırdı..
***
Kral anlayamadığı bir şekilde genç hissediyordu kendini,Gondora atını sürerken,yılların acısını çıkarmış,Konakta oturup hiçbir şey yapmadığı günlerin bedelini fazlasıyla ödemişti.Miğfer Dibi savaşındaki binlerce orklar,Isengard,Saruman...Bunca anının içinde en çok hoşuna gidenler Hobbit Meriadoc ile geçirdikleriydi belki de..Yemek masasında onun Shire ile ilgili anlattıkları,midillisini Kralın yanında sürüşü,Kralın hizmetine girmeyi istemesi..Garip ama onun varlığı Krala sevinç veriyordu sanki..
Şu Küçük Ahali.. diye geçirdi içinden Kral Ne kadar da şaşırtıcı ve sevimli.. Merryi kısa zamanda nasıl bu kadar sevdiğini kendisi de anlayamıyordu, ama bunu onu bırakıp,Minas Tirithe doğru yola çıktığında daha iyi anlamıştı..Ona,iyiliği için de olsa kalmasını emretmek, yüzündeki mutsuz ifadeye dayanabilmek,Yaşlı Adama savaşmaktan daha zor geliyordu..Çünkü biliyordu ki,geride kalmak,Merry için ölümden de beterdi ama Théoden yine de en doğrusunu yaptığını düşünüyordu.Bir daha geri dönebileceğini ya da Merryi tekrar görebileceğini hiç sanmıyordu..Söz verdiği gibi onun Shire ve pipolar hakkında anlattıklarını dinleyebileceğini de.. Benim için bir baba olacaksınızsözleri yankılanırken kulağında,içinden ona veda etti..
***
Durmadan, uzunca bir süre at sürdüler; herkes yorgun, endişeli ve huzursuzdu..Vahşi İnsanların gösterdiği yollardan geçtiler,artık çok uzak değildi Şehir, önlerinde düşman ve ateş vardı...
Alevlerin ve savaşın ortasında,Minas Tirith can çekişirken,Kara Komutan hepsinin yüreklerine korku saldı bir an,bütün ordu durakladı.Zaman yavaşlamıştı sanki,havada ölümün gölgesi ve ağır bir yanık kokusu vardı..Théoden,kendini kötü bir rüyadaymış gibi hissetti; Tekevde iki büklüm oturduğu günlere dönmüştü,içine yeniden o kara bulutlar çöreklenmişti bir anda..Ama sonra herkesin Kralın boyun eğdiğini düşündüğü anda haykırdı:
Uyanın,uyanın,Théodenin Süvarileri!
Kötülükler kapımızda:Ateş ve katliam!
Mızrak savrulacak,kalkan parçalanacak,
Kılıç günü geldi,kızıl gün geldi daha güneş doğmadan!
Sürün atlarınızı,sürün! Haydi Gondora!
Herkesten önce sürdü atını Kral, böyle diyerek..İşte Rohirrim gelmişti sonunda,belki de kurtuluşun ilk adımı atılmıştı.Eski günlerin heybetli tanrıları gibi sürüyordu atını Kral,Orome gelmiş gibiydi sanki.Süvarilerinden hiçbiri onun hızına yetişemiyordu..Uzun süre yiğitçe dövüştü,arkasında Rohanın korkunç şarkılarının yankılarını duyuyordu,Güneylilerin kuşatmasının ortasına daldı,başkanlarını yere serdi..Ama aniden üzerine bir gölge düştü, onun için savaşın bittiğini anlamıştı...Hiç olmazsa konakta çürüyeceğime,bir işe yaradım,utançla ölmeyeceğim.. diye geçirdi içinden...Gözlerini tekrar açtığında Hobbit Meriadoc vardı karşısında;yüzü çamur ve gözyaşına bulanmıştı.Çok şaşırmıştı Kral,onu bir daha görebilmek sevindirmişti onu; özür dileyip,ağlayan Merrye büyük bir sevgiyle bakıyordu,onu affettiğini söyledi, ellerini sıkıca tuttu,gülümsemeye çalıştı onca acısına rağmen.
Ölüyordu artık,aklında, kızından da üstün olan altın saçlı Eowyn ve ülkenin yeni Kralı olacak Eomer..Artık Eomerin Kral olduğunu söyledi,ülkesini çok emin ellere bıraktığından hiç ama hiç şüphesi yoktu.Gözlerini kapattı yavaş yavaş,Eowyne veda etmeyi çok isterdi ama bu mümkün değildi.. Son uykusuna dalmadan önce,gözlerinin önünde Eowynin saçlarına benzettiği ve hayal olduğunu sandığı, altın bir pırıltı vardı Yüce Kralın. Merry,ona Eowynin yanında olduğunu söyleyememişti...
~*~ Sonunda sitemizin eski haline dönmesinden duyduğum sevinçten dolayı, sevgili Gimli-lotr ve BerilacBolgerın o güzel hikayeleriyle yaptıkları açılıştan sonra ben de kendimce bunu devam ettirmek istedim..
Yardımları ve destekleri için sevgili Axanaya, Losta, Elentarye, Cirdana ve büyük ihtimalle hatırlamayacak olmasına rağmen bu hikayenin fikir babası olan Gimli-lotra çok teşekkürler..
Sevgi ve barışla...
Aragorn ve diğerleri anısına..1 Mart yaklaşırken..
"
|
| |
Oturum Aç
|
Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.
|
|
"LOTR: ALTIN KONAK'IN KRALI" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 11 yorum |
| Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz. |
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen VeZiR (sahte_e-mail@fake.com) Tarih: Şubat 24, 2003 - 13:13:16 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | :)) çok güzel yazmışsın. Sanki Y E'nin bir başka güzel versiyonu |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen Silmaril_ Tarih: Şubat 24, 2003 - 13:17:50 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Çok güzel olmuş Sylvester aklına sağlık...Eomer odaklı güzel çok hoş hikaye olmuş... |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
vays be... (Puan: 1) Gönderen lost Tarih: Şubat 24, 2003 - 15:12:03 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | canım.. valla bu harika hikayeye daha da çok katkım olsaydı keşke ama gerek bile yoktu büyük bir müdaheleye ama manevi destek konusunda elimden geleni yaptım..
bu güzel hikayelerden daha da bekliyoruz...
=)
Aragorn'u saygı ve sevgiyle anıyoruz!.. |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen Taniquetil (taniquetil@mynet.com) Tarih: Şubat 25, 2003 - 11:04:46 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | sevgili silvester
yazını gerçekten sevdim
sebebini bilmiyorum ama kendimi nedense rohanlılara daha yakın hissediyorum, böyle bi hikaye okumak mutlu etti beni
ellerine ve diline sağlık...
bu günlerde özellikle.... barışla........ |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen axana (luthien_tinuviel@mynet.com) Tarih: Şubat 25, 2003 - 12:04:55 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | cnm silvestercim, iste gödün mü bak biz bahsettigimiz hallere düsmadik. yüzük dostlarimiz yorumlariyla da bunu gösterdiler. sen yazin hakkinda ne düsündügümü biliyorsun zaten. üretken, açik, sürükleyici, elrond'un hazinesi'nde hissettiklerimi yeniden hissetmemi sglayan bir yazi bu. çok sagol, ben de sensiz yapamazdim. ama hala aklim ben bir garip keloglanim basliginda:)) acaba onu koysaydim daha mi iyi olurdu dersin? kuzeyin kahramanlari için ve benim yazimin seninkine çok güzel eslik ettigini düsünüyorum da, varligin ve destegin için sagol.
senin de bu yolda yürümeye cesaretin var!
1 Mart yaklasirken...Aragorn ve digerleri adina... |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen Galadriel2003 Tarih: Şubat 25, 2003 - 18:34:34 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | tek kelimeyle harikaydı
tebrikler |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen Gondorian_Flame Tarih: Şubat 26, 2003 - 13:54:03 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Kral Theoden'i ve onun yaşadıklarını, duygularını çok güzel yansıtmışsın. Hikayedeki kurgulama da mükemmel; karakterlerin düşünceleri ve hissettikleri, onların hayalinde canlananları tasvir etmenle daha bir belirginleşiyor. Evet Silvester sonunde Gimli-Lotr, Berilac Bolger, Axana ve senin sayende sitemiz yine altın günlerini yaşıyor. |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen ELENTARY (elentary@mynet.com) Tarih: Şubat 27, 2003 - 17:20:29 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Silvieciğim yorum yapmama gerek yok uzun süredir yollamanı bekliyordum.çok çok güzel demiştim...daha güzel yazılarını bekliyorum......
bu arada uğramayalı ne yazılar çıkmış burda yahu,hiçbirini okumadım ama başlıkları bile dudaklarımı uçuklattı..... |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen Gimli-lotr (drobolsu@hotmail.com) Tarih: Mart 01, 2003 - 01:45:20 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Film furyası tüm hızıyla sürerken ve Tolkien'in eseri ticari bir meta olarak doğru yada yanlış çatır çatır pazarlanırken, düş gücünü kaybetmeyen ve kendi yüzüğünün gücüne yenik düşmeyen senin gibi arkadaşların varlığını bilmek beni mutlu ediyor. Ellerine sağlık, teşekkürü hak ediyorsun gerçektende... |
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
Re: ALTIN KONAK'IN KRALI (Puan: 1) Gönderen Alessa (aiwendill@hotmail.com) Tarih: Mart 01, 2003 - 08:35:53 (Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder) | Selam Silvester!Ellerine sağlık.Sabah sabah uykulu gözlerle sitede bakınırken Rohan'la ilgili böyle bir yazıyla karşılaşmak çok güzel oldu.Dahası,benim bir kaç aydır düşündüğüm ve taslaklarını hazırlayıp bir türlü başlayamadığım öykümün bi versiyonunu sitede görmek bana çalışma hızı kazandıracak sanıyorum.Yazın yeni ilhamlar veriyor insana:)
|
[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]
|