Ana Sayfa Hesabınız Yazı Ekleyin FAN ART FRP - RPG
J.R.R.Tolkien Kitaplar Galeri Biz Kimiz
Üye ol Üye girişi
Yazı aramak istediğiniz
Sitede 31 ziyaretçi, 0 kullanıcı var.
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

Seçenekler
· Ana Sayfa
· Yazı Gönderin
· İstatistikler
· Bizi Tanıtın
· Forum
· Yükle
· En iyiler
· Linkler
· Hesabınız

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ

J.R.R.Tolkien
Hayatı, eserleri, kronoloji, röportaj, resimler...

Kitaplar
Özetler, kapak örnekleri, incelemeler...

Resim Galerisi
Sanatçılara göre sınıflandırılmış 100'lerce resim...




Önceki Yazılar
Mart 21, 2013 - 08:08:57
· Kızıl Yolculuk (1)

Kasım 07, 2012 - 16:17:32
· Bitmemiş Öyküler Çıktı (10)

Kasım 07, 2012 - 16:00:58
· Rohan ve Türk Benzerliği Üzerine (0)

Kasım 07, 2012 - 15:56:46
· Hobbit Fragmanları (0)

Aralık 21, 2011 - 08:18:56
· Hobbit Trailer (0)

Ekim 10, 2011 - 10:09:41
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (2) (0)

Haziran 13, 2011 - 10:37:47
· Orta Dünya Tarihi: Kayıp Yol ve Diğer Yazılar (1) (5)

Haziran 13, 2011 - 10:34:53
· Hobbit Vizyon Tarihleri ve Isimleri Açıklandı! (0)

Haziran 13, 2011 - 10:18:39
· Oyun Fikirleri (2)

Aralık 03, 2010 - 08:08:20
· BBC Tolkien röportajı (0)

Kasım 22, 2010 - 11:15:26
· The Hobbit icin Gazete Ilani (2)

Ekim 22, 2010 - 11:31:19
· Hobbit oyuncuları (10)

Ekim 13, 2010 - 09:27:41
· Yüzüklerin Efendisi'nin Sırrı Ne? (2)

Haziran 02, 2010 - 07:54:36
· HOBBİT TEHLİKEDE (4)

Nisan 06, 2010 - 09:13:39
· Muhiddin-i Arabi'nin Eserleriyle Lotr ve Silmirallion'a Bakın (5)

Nisan 06, 2010 - 09:13:33
· Gölgelerin İçinden (0)

Ocak 19, 2010 - 08:58:13
· Born of Hope. LOTR Fan Filmi (11)

Ocak 08, 2010 - 15:45:13
· Hobbit'le İlgili Bazı Sorular (0)

Ocak 08, 2010 - 15:44:59
· Mucizeler Savaşı (6)

Ocak 08, 2010 - 15:44:38
· LOTR Filmlerindeki Sinir Bozucu Sahneler (18)


Eski Yazılar

Hikayeler: Erona... Rohan'ın Savaşçı Kızı (Bölüm 4)
Yayınlanma tarihi Eylül 24, 2003 - 12:11:44 Gönderen ringmaster

Hikayeler Welar göndermiş "Rohan'ın üç seçme atı yanyana büyük bir uyum içerisinde ilerlemekteydi. Üç yolcu saatlerdir hiç durmadan atlarının üzerindeydiler. Hiç mola vermemişlerdi, neredeyse güneş ikindi vaktine ulaşmıştı. Üç kader arkadaşı yolculuklarına başladıklarından bu yana birbirleriyle hiç konuşmamışlardı. Sessizce yollarına devam ediyorlardı. Sert kış rüzgarlarının acımasızca dövdüğü boş Rohan düzlüklerinde, ellerinden geldiğince hızlı bir şekilde ilerlemeye çalışmaktaydılar. Birsüre sonra Hara'nın sesini duydu iki genç Rohanlı.

- Sanırım biraz dinlensek iyi olur.

Hara küçük bir ağaç fidanının yanına doğru yöneldi, göz alabildiğine uzanan uçsuz bucaksız ovada çevrelerindeki tek ağaç buydu. Atlarını ağacın dallarına bağladılar. Rohan'ın seçme atları etraflarındaki otların tadına bakmak için başlarını önlerine eğerlerken, yolcularda kendilerini yeşil otların üzerine bıraktılar. Otlar oldukça soğuktu, tıpkı sert esmekte olan rüzgarlar gibi.



Erona oturduğu yerden çevresini izliyordu. Kış mevsiminin arefesinde bu ıssız ve kasvetli ovalarda olmamaları gerektiğini düşünüyordu içinden. Doğulu çapulcuların ablasını ve ailesini neden kaçırmış olduklarını hâla anlayabilmiş değildi. "Neden" diyordu



kendi kendine Rohanlı kız "Neden bu doğulular kötü insanlar olmak zorundalar? Onlarda bizim gibi iyi insanlar olsaydılar ne olurdu?"

Sonra Erona'nın gözleri bir an için Welar'ın üzerine kaydı. Genç arkadaşını dikkatlice süzdü. Onun bu yolculuğa neden katıldığını merak ediyordu. Sadece arkadaşlıkmıydı Welar'ı bu sonu belirsiz maceraya sürükleyen? Neden gelmişti? Amacı neydi?



Erona'nın aklı bu ve benzeri sorularla doluyken, yeşil gözlerini kuzeydoğu yönüne çevirdi. Ufukta zorlukla görülen dağların ardındaydı Batı Emnet. Orada kendilerini neyin beklediğini tahmin etmeye çalışıyordu şimdi. Süvariler yardım edeceklermiydi? Ablasını bulabilecekmiydi? Batı Emnet'e vardıklarında herşeyin yolunda gitmesini umuyordu genç kız. Babası durumu süvarilere anlatacak, onlarda bir veya birkaç gün içinde ablasını ve ailesini çapulcuların elinden kurtaracaklardı. Evet, işte olması gereken buydu. Böyle olması için dua ediyordu Erona. Fakat genç kızın içinden bir ses bu işin asla öyle olmayacağını fısıldıyordu ona.



"Ne düşünüyorsun?" diye seslendi Welar arkadaşına. Bu soruyla birlikte birden irkildi Erona, arkadaşına doğru bakarken Welar'ın ikinci sorusunu duydu.

- İla'yımı merak ediyorsun?

Genç kız sadece başını yavaşça evet manasında sallayarak cevapladı bu soruyu. Welar arkadaşının yanına oturdu. Biran için Erona'yı süzdükten sonra yine konuştu;

- Merak etme... O doğulu çapulcular onlara birşey yapamazlar. Sanırım amaçları sadece biraz fidye istemektir.

- Sanmıyorum.. Bence bu iş o kadar da basit değil.

- Ne demek istiyorsun?

- İçimden bir ses çapulcuların onları bırakmamak için ellerinden gelen herşeyi yapacaklarını söylüyor.



Bu konuşmalara kulak misafiri olan Hara'da oturduğu yerden kalkarak onların yanına geldi. Dizlerinin üzerinde çömelip, eliyle yerdeki otlardan bir tutam koparttı. Ot tutamını parmaklarının arasında dolaştırarak oynarken şöyle dedi;

- Doğrusu uzun zamandır huzur ve güvenlik Rohan topraklarını terketti... Yüce Kralımız Duras'ın 19 yıl önce esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluşunun ardından, Rohan topraklarının tadı kaçtı. Vekilharç Kral Sarond kötü yönetimiyle bu topraklara kaos getirdi.

Topraklarımız adeta doğulu çapulcuların istilasına uğradı. İstedikleri gibi Rohan diyarında at sürüyorlar, köylere saldırıp köylüleri kaçırıyorlar, yağma yapıp heryeri talan ediyorlar. Eskiden Yüce Rohan Kralı Duras'ın zamanında o çapulcular Rohan topraklarına adımlarını bile atamazlardı.

"Ondokuz yıl önce ha?? Yani benim doğduğum yıl" dedi Erona hayretle.

- Evet.. Hatta senin doğduğun günün hemen ertesinde, yani bir gün sonra olmuştu..

"Doğrusu artık herkes Kralın öldüğünü düşünüyor" dedi Welar üzgün bir sesle.

- Evet.. Çok uzun zaman geçti. Böyle düşünmeleri doğal.. Fakat ben nedense Kralın öldüğüne inanmıyorum. İçimden bir ses hep bana Kralımızın yaşadığını fısıldıyor.



Sonra Hara çömeldiği yerden yavaşça doğruldu. Atlara doğru yöneldi, bir yandan da şöyle dedi;

- Haydi gelin birşeyler yiyelim... Daha bir günlük yolumuz var ve biran önce yola çıkmalıyız..

Birlikte atların eyerlerinde asılı olan küçük yiyecek çuvallarını çıkardılar. Bizzat Erona'nın annesi Elen tarafından hazırlanmış olan çıkınların içi yiyecekle doluydu. Erzaklarından, yiyecekleri kadar bir kısmını alıp yine yerlere oturdular.

Çabuk ve sessiz bir şekilde yemeklerini yediler. Gece olana kadar yollarına devam edeceklerdi. Gece ise uygun bir yerde mola verip uyuyacaklar ve sabah erkenden yine yola koyulacaklardı.



Az sonra üç yoldaş, dinlenmiş Rohan atlarının üzerinde yollarına kaldıkları yerden devam ettiler. Birkaç saat sonra karşılarına dik bir rampa çıktı. Burada atlarından inerek yollarına yaya olarak devam ettiler. Sonbaharın bu son günlerinde günler kısa olduğu için hava hemen kararmıştı. Akşamın karanlığı etraflarını iyice doldurmuştu. Üç yolcu olabildiğince hızlı adımlarla ilerlemeye çalışıyorlardı ama dik rampadan çıkmak ve aynı anda da atlarını kontrol altında tutmak zordu. Birkaç saat sonra üçüde iyice yorulmuşlardı. Adım atacak halleri kalmamıştı adeta. Zaten gece tüm karanlığıyla etraflarına çökmüştü. Hara şimdi geceyi geçirebilecekleri uygun bir yer arayışıdaydı. Önlerindeki bazı cılız ağaçcık ve çalı çırpının ardında gecelemek için uygun bir yer olabileceğini düşündü Hara.



Tam oraya doğru yönelmişti ki, birden o yönden gelen bir hapşurma sesiyle irkildi Hara. Yaşlı Rohanlı büyük bir şaşkınlığa uğradı. Kimdi bu hapşuran? Yanlızmıydı yoksa yanında başkaları da varmıydı? Ve en önemlisi kimdi bu kişi? İyi mi yoksa kötümüydü? Bu ve benzeri sorular Hara'nın beyninden hızla geçiyordu. Hapşurma sesini Erona ve Welar'da duymuşlardı. Aynı şaşkınlıklara onlar da uğramışlardı. Hara sessizce onlara doğru döndü ve eliyle geriye doğru gitmelerini işaret etti. Şimdi üçüde geriye doğru gidiyorlardı. Hara atların ses çıkarmaması için içinden dua ediyordu. Neyse ki Rohan'ın seçme atları hiç ses ve gürültü çıkarmadan geriye doğru gittiler. Yeterli bir uzaklığa çekildiklerinde, Hara atını oradaki sağlam görünen bir ağaçcığa bağladı. Diğerleri de öyle yaptılar sonra Hara yavaşça elini kılıcına attı ve kılıcını çekti. Parlak çelik karanlıkta az da olsa kendini belli ediyordu. Erona ve Welar'da kılıçlarını çektiler.

Sessiz ve ihtiyatlı bir şekilde az önce sesin gelmiş olduğu yere doğru ilerlediler. Birbirlerinden biraz uzaklaştılar yanyana ve yaklaşık beşer metre arayla yürüyorlardı. Sık çalılara iyice yaklaşmışlardı, üçününde kalbi heyecandan küt küt atıyordu. Kılıçlarını ellerinde iyice kavramışlardı. Heran karşılaşabilecekleri bir saldırıya karşı savrulmaya hazırdı kılıçlar. Hara sık çalılığın önüne kadar ilerledi, elini uzatarak çalıları kenara doğru itti. Sesin sahibini görmeyi umuyordu ama hiçbirşey göremiyordu.



Sessiz ve ihtiyatlı adımlarla çalılığın içinde ilerledi Hara, az sonra tam karşısında çürümüş bir ağaç kütüğünün üstünde oturmakta olan bir adam gördü. Hara adama doğru birkaç adım daha attı. Adamın önünde daire şeklinde dizilmiş taşların içerisinde yanmakta olan küçük bir odun ateşi vardı. Odun ateşinin yansıyan alevleri adamın yüzünü aydınlatıyordu ve adamın yüzünde belli belirsiz meydana gelen loş aydınlıkta, ateşe doğru bakmakta olan bir çift gözün kendi üzerine doğru döndüğünü gördü Hara.



İşte o anda büyük bir şaşkınlık geçirdi yaşlı Rohanlı. Şaşkınlığından neredeyse elindeki kılıcı yere düşürecekti. Son anda kılıcını parmaklarının arasında tutmayı başarabildi. İkisi bir süre birbirlerine baktılar, sonra oturmakta olan yabancı adam şöyle dedi;



- Eski dostlar birbirlerini kılıç çekerek karşılamazlar Hara...

Hara oturmakta olan esrarengiz adama doğru birkaç adım daha atarken şöyle dedi;

- Bu, bu olamaz! Sen.. Sen Halansın!

Hara'nın bu sözleri üzerine oturmakta olan yabancı adam, yaşlı gri gözlerini tekrar yanmakta olan odun ateşine doğru çevirdi. Kendi kendine konuşur gibi yavaşça şöyle dedi;

- Evet.. Ben Halan'ım.. Uzun yıllardır ismim telaffuz edilmemişti.. "Yaşlı büyücü" lafından başka bir hitap duymamıştım..



Hara ve Halan arasında bu konuşmalar geçerken, Erona ve Welar da bulundukları çalıların arasından çıkarak onların yanına doğru yavaş ve ihtiyatlı adımlarla yaklaştılar. Erona babasının yanına yaklaşarak şöyle dedi;

- Demek birbirinizi tanıyorsunuz..

Hara elindeki kılıcını kınına geri sokarken kızına cevap verdi.

- Evet. Kendisi en eski dostlarımdan biridir. Fakat yıllardır hiç görüşmemiştik, burada karşılaşınca çok şaşırdım. Sizleri tanıştırayım, Halan, bu kız benim en küçük kızım Erona ve bu güçlü Rohan savaşçısı da en yakın komşum olan Velen'in oğlu Welar. Çocuklar bu oturmakta olan yaşlı adam ise Benim en eski ve en yakın dostum Halan'dır.



Yaşlı gezgin ve Rohanlı gençler birbirlerine başlarını eğerek tebessüm ettiler. Halan onları ateşin yanına oturmaya davet etti. Şimdi hepsi ateşin etrafına oturmuşlardı.

Az sonra Erona meraklı gözlerle babasına bakarak şöyle dedi;

- Tam olarak kaç yıldır birbirinizi görmediniz?

- Ondokuz yıldır.

"Ondokuz yıl" diye tekrar etti Erona. Yüzünde şaşırmış bir kızın ifadesi vardı. Şöyle dedi babasına;

- Yani benim doğduğum ve Kral Duras'ın kaybolduğu yıl ha? Doğrusu o yıl heryerde karşıma çıkıyor. Galiba bu ortadünyada ne olmuşsa ondokuz yıl önce olmuş..

"Kral Duras kaybolmadı" dedi Halan yavaş ve kendinden emin bir sesle, onun bu sözleri diğer üç Rohanlıyı şaşırtmıştı. Hayretle birbirlerine baktılar, sonrasında Hara Yaşlı Gezgine merakla şöyle dedi;

- Kaybolmadı mı? Öyleyse ne oldu? Sanırım sen Krala ne olduğunu biliyorsun.

- Bu çok uzun bir hikaye.. Fakat size şunu söyleyebilirim ki, doğulular şu ana kadar planladıkları herşeyi başarıyla gerçekleştirdiler..

- Doğulular mı? Yani Kralı doğulular mı kaçırdı?

Halan gözlerini yaşlı Rohanlının yüzüne çevirdi. Onun gözlerinin içine baktı, sonra kendinden çok emin bir sesle şöyle dedi;

- Evet..

Bir süre sessizlik oldu, üç Rohanlı da duydukları sözler karşısında şaşkına dönmüşlerdi. Rohan Kralının doğulular tarafından kaçırıldığına inanmak zordu. Böyle bir şeyi neden yapmış olsunlar diye düşünüyorlardı içlerinden. O doğulu üç küçük krallık yüce Rohan Krallığına karşı böyle bir harekete kalkışmaya cesaret edebilirlermiydi? ve herşeyden önemlisi böyle bir şeyi neden yapsınlardı? Amaçları ne olabilirdi? Bu ve benzeri sorular üç Rohanlının kafasında dolaşırken Erona'nın sesi duyuldu.

- Doğuluların amacı nedir?

- Amaçları Rohan Krallığını zor duruma düşürmek, Rohan-Gondor ittifakını yoketmek ve batıyı doğu karşısında güçsüz kılmak.

- İyide.. Tüm bunların nihayi sebebi nedir?

- Ortüdünyayı ele geçirmek ve Ortadünyayı Karanlıklar Efendisi Sauron'un emrine vermek!

Halan'ın bu sözleri etrafındakileri tam olarak şaşkına çevirmişti. Üç Rohanlı da ne diyeceklerini bilemez bir halde birbirlerine baktılar. İçlerinden, acaba bize şaka mı yapıyor? diye de düşünüyorlardı. Az sonra Hara'nın sesi duyuldu yaşlı Rohanlının sesinde tedirginlik vardı.

- Neler oluyor Halan?

Yaşlı Gezgin gözlerini karşısındaki çalılıkların karanlık dallarına doğru çevirdi. Sanki daha uzaklarda olup biten bazı olayları görüyor gibiydi bakışları. Şöyle yanıtladı arkadaşının sorusunu;

- Karanlık Ortadünya topraklarına geri döndü.. Kötülük doğuda yeniden kıpırdanıyor, doğulular büyük orduların ve yeni hizmetkarların sahibi oldular. Yakında harekete geçecekler, devasa büyüklükteki ordularıyla Ortadünyayı Efendileri Sauron'un emri altına sokmak için ellerinden gelen herşeyi yapacaklar.

O ana kadar suskun kalmış olan Welar Yaşlı Gezgin'e şu soruyu sordu merakla;

- Yüzük savaşında yüzük yok edildikten sonra Sauron ortadan kalkmamışmıydı?

- Ne yazık ki hayır.. Onun ruhu sanılandan çok daha güçlü.. Zaten onu tam olarak yok edebilmek imkansız, bizim yapmamız gereken, onun hep pasif halde kalmasını sağlamak ve ortadünyada içinde potansiyel kötülük tehlikesi bulunan ırkları kontrol altında tutmaktır. Kötülüğü ancak bu şekilde engelleyebiliriz. Yoksa, kötülüğü tamamen yok edemeyiz çünkü bu, dünyanın işleyişine terstir. Zaten bu dünyada sadece iyiliğin varlığına Tanrılar izin vermezler. Tanrılar herşeyin dört dörtlük olduğu bir dünya istemezler, onlar iyilikle kötülüğün kıyasıya mücadele ettiği bir dünya isterler. Onlar, yarattıkları ırkların kutsal saydıkları değerler uğrunda ölümüne çarpıştığı bir dünya isterler, yoksa, öyle herkesin boş boş oturup pineklediği bir düzen onlara göre değildir.

- Öyleyse iyilikle kötülüğün bu mücadelesi Ortadünyada sonsuza dek sürüp gidecek...

- Aslında öyle de değil... Tanrılar kötülüğün yok olmasına izin vermiyor olabilirler ama bu, bizim kötülüğü başımıza taç yapacağımız anlamına da gelmiyor. Eğer bizler kötülüğü kontrol altında tutabilirsek ve onun bizler için bir tehlike olmasına fırsat tanımazsak, onun şerrinden de korunmuş oluruz. Fakat bu çok zor bir iştir. Çünkü kötülük çok kurnaz ve fırsatçıdır. Onu kontrol altında tutmak için çok büyük bir dikkate ihtiyaç vardır.

- Bizler ne kadar dikkat etsek de, kötülük kendine bir yol bulur..

- Bunu bilemeyiz... Biz sadece kendi yapmamız gerekenleri yapmalıyız. Onlar da kendi yapmaları gerekenleri yapacaklardır. Sonuçta kim daha kararlı ve azimliyse onun dediği olacaktır.



Welar ve Halan arasındaki bu konuşmaları büyük bir dikkatle dinlemekte olan Erona, aklına hep takılmış olan bir soruyu Yaşlı Gezgin'e sordu;

- Doğulular neden kötü olmak zorundalar? Neden onlarda bizim gibi iyi insanlar olmuyorlar?

- İyi ve Kötü göreceli kavramlardır Rohan'ın savaşçı kızı.. Sen olaya bizim bakış açımızdan yaklaşıyorsun, oysa onların bakış açısına göre onlar iyi, biz ise kötü olan tarafız.



"Peki Yaşlı Halan" diyerek söze başladı Hara, sonrasındaysa o anda en merak ettiği şeyi sordu;

- Karanlıklar Efendisi biricik yüzüğünü altı asır önce kaybetmişti.. Güç Yüzüğü Hüküm dağında yok edilmişti. Durum buyken, şimdi o bize ne yapabilirki? Yeni numarası nedir?

- Aslında Sauron'un yapabileceği çok şey yok.. En azından şimdilik.. O sadece içinde potansiyel kötülük bulunan ırklar üzerinde bir hüküm gücüne sahiptir ve zaten bunuda kullanıyor. Eğer uşakları Efendilerinin hayalini gerçekleştirebilirlerse, işte o zaman Karanlıklar Efendisi Sauron tüm haşmetiyle Ortadünyaya geri döner ve bu dünyayı karanlığa boğar.

- Peki Efendilerinin hayali nedir?

- Sauron'un hayalleri bitmez. Biricik yüzüğünü kaybetti ama yılmadı. Şimdide kılıcın peşine düştü..

"Kılıcın mı?" diyerek Halana doğru hayretle baktı Hara ve devam etti;

- Hangi kılıcın??

- Anduril'in!!! Yüce Dunadain ve Numenor soyunun gücüne sahip olan kılıcın yani. Gondor Krallığının biricik varlığı olan kılıcın, Dagorlad'da yüzüğü Sauron'un parmağından kesmiş olan kılıcın peşinde. Ayrıca o kılıçta eski kadim güçlerin de kudreti bulunmaktadır. Sauron'un yeni planı kılıcı ele geçirip, onu hüküm dağında eriterek yeni bir yüzük yapmak. Anduril'in kadim gücüyle Sauron'un kara büyüsü birleştirilerek yeni bir yüzük yapılırsa, ortaya çıkacak olan gücün karşısında durmak imkansız olur. Böylece Sauron bu yeni ve eskisinden kat ve kat daha güçlü olan güç yüzüğüyle Ortadünya'ya yeniden geri döner, hem de tüm haşmetiyle.





Bu cevap üzerine Hara başını yavaşça iki yana sallayarak şöyle dedi;

- Anlayamıyorum.. Neden? Neden bu dünyayı karanlığa boğmak istiyor..

"Neden.." dedi Halan, gözlerini yaşlı Rohanlının üzerine doğru çevirirken, sonra konuşmasına devam etti.

- Bunun nedeni yok Hara... Çünkü onun tercihi bu. Her varlık iyi ile kötü arasında bir seçim yapar ve Sauron'un tercihi de kötüden yana oldu. Zaten o kötülük yerine iyiliği seçmiş olsaydı, o zaman Tanrılar kötülüğü seçecek olan başka bir varlığı Ortadünyaya gönderirlerdi ve böylece Ortadünyada iyilikle kötülüğün mücadelesi yine olurdu. Yani senin anlayacağın, Sauron bir sonuç değil sadece bir sebeptir.



Yanmakta olan küçük odun ateşinin etrafında oturmuş olan dört kişi, bir süre için sessizlik içinde kaldılar. Rohanlılar Yaşlı Gezgin'in kendilerine söylediği şeyleri düşünüyorlardı. İyilik ve kötülük üzerine, en çok da Sauron'la ilgili sözlerini düşünüyorlardı. Doğrusu üçünün de Sauronla ilgili düşünceleri biranda alt üst olmuştu. Onlara göre suç Sauron'da değil Tanrılardaydı. Çünkü Ortadünyada Sauron'un temsil ettiği tarafı aslında var edenler onlardı.



Şöyle düşünüyordu Rohanlılar, eğer Tanrılar isteseydi Ortadünya'da hiç kötülük olmazdı. Hiçbir savaş, kan, gözyaşı, suç, günah ve benzeri kötü şeyler olmazdı. Aslında tüm suç Tanrılarındı, kötülüğü var edip, ona vücut buldurup, karşılarına düşman olarak çıkartan onlardı. Rohanlılar bu düşünceler içindeyken, Yaşlı Gezgin'in sesi duyuldu;



- Peki sizler burada ne yapıyorsunuz? Sıcak evlerinizin yerine, bu kasvetli ovalarda bu kış gecesi bulunmanızın sebebi nedir?

Halan'ın bu sorusunu üzgün ve umutsuz bir ses tonuyla yanıtladı Hara;

- Doğulu çapulcular dün kızım İla'yı kaçırdılar. Onu ve ailesini kurtarmak için yollara düştük..

- Onlar çapulcu değil, onlar çapulcu kılığına girmiş olan doğulu savaşçılar. Yakında girişecekleri büyük saldırının hazırlıklarını yapıyorlar.

Bir sessizlik daha oldu. Sonrasında Yaşlı Gezgin Rohanlılara şöyle dedi;

- Şimdi biraz uyuyun. Yarın sizin için zorlu bir gün olacaktır.

Halan'ın bu sözü üzerine, zaten yorgunluk içinde bulunan Rohanlılar oturdukları yerden kalkarak atlarının yanına gittiler. Eğerlerinde takılı olan battaniyelerini alarak geri döndüler. Ateşin etrafında battaniyelerine sarılarak yattılar.



Rohanlılar sabahleyin erkenden kalkıp, aceleyle kahvaltılarını yaptılar. Sonrasında atlarını hazırlayıp yola çıkmak için hazır hale geldiler. Hara Yaşlı Gezgin'e şöyle dedi;

- Bizimle gelmezmisin Ey Yaşlı Gezgin?

Halan elinde asasını kavrayıp, yüzünü kuzeye çevirirken, uzaktaki ovaların ardına bakarak yanıtladı bu soruyu;

- Hayır... Benim yolum şimdilik sizinkiyle bir değil. Sizler şimdi Batı Emnet'e gidin ve göremeyeceğiniz yardımı onlardan isteyin. Yakında sizlerle yollarımız bir olacaktır.



Halan'ın bu cevabı Hara'yı endişelendirdi. Yardım istemek için gittikleri Batı Emnet'te yardım göremeyeceklerini söylüyordu Yaşlı Gezgin. Fakat Hara'nın içinde yine de bir rahatlık vardı. Çünkü Halan onlara yakında yollarının bir olacağını, yani yine karşılaşacaklarını söylemişti. Halan'la tekrar karşılaşmak Hara için en iyisiydi. Çünkü o Halan'ın yanında kendisini güvende hissediyordu. Yaşlı Gezgin'in onları tehlikelerden koruyacağını düşünüyordu Hara.



Az sonra üç Rohanlı atlarını kuzeydoğuya doğru koştururlarken, arkalarından bakmakta olan Yaşlı Gezgin şöyle dedi kendi kendine;

- Yakında, karanlığın devasa ordularının karşısında da böyle süreceğiz atlarımızı...

Sonra Halan yüzünü kuzeye doğru çevirdi. Yavaş, fakat kendinden emin adımlarla yürümeye başladı. Başını göğe kaldırıp, engin gökyüzünde özgürce uçmakta olan şahinine doğru seslendi;

- Haydi Akpençe!! Kuzeye, Fangorn Ormanına gidelim. Orada görmemiz gereken eski ve kadim dostlarımız var...

















"

 
Oturum Aç
Takma isim

Parola

Henüz bir hesabınız yok mu? Yeni bir tane yaratabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yöneticisi, yorum yönetimi ve kendi adınızla yazı girişi gibi imkanlardan faydalanabileceksiniz.

İlgili Linkler
· Hikayeler Hakkında
· Yayınlayan Editör: ringmaster
· Ana Sayfa


Hikayeler Hakkında en çok okunan :
Gölgelerin İçinden


Yazıcı Dostu Sayfa  Bu Yazıyı bir Arkadaşınıza Gönderin

"Hikayeler: Erona... Rohan'ın Savaşçı Kızı (Bölüm 4)" | Oturum Aç/Yeni Hesap Yarat | 7 yorum
Puan
Yorumlar gönderene aittir. İçeriğinden hiçbir şekilde site ve site yönetimi sorumlu tutulamaz.
Re: Erona... Rohan'ın Savaşçı Kızı (Bölüm 4) (Puan: 1)
Gönderen elollyra Tarih: Eylül 24, 2003 - 19:44:25
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)

welar cım ii ki o gün bana seriyi okumamı önermişsin
çok güzel olmuş bu da diğerleri gibi
olayı resmen yaşıorum tani her ayrıntıyı her hareketi düşünüorsun bu da zihinde tasarlamaya
film gibi harika
yardımcı oluyor devamını merakla bekliorum
sakın çok bekletme olur mu


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]


yazım hataları için özüüür.......... (Puan: 1)
Gönderen elollyra Tarih: Eylül 24, 2003 - 19:47:16
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
...zihinde tasarlamaya yardımcı oluo
film gibi. harika

demem gerekiodu
çok pardon
bi dahaki sefere daha dikkatli olcam söz


]

Re: Erona... Rohan'ın Savaşçı Kızı (Bölüm 4) (Puan: 1)
Gönderen eowyn_ Tarih: Eylül 25, 2003 - 12:56:35
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Betimleme gücün olağan üstü olduuğu için sürükleyici bir hikaye bana kalırsa... :)
yalnız hepsini birden okumak daha keyifli olmazmı_?? böle kesik kesik olmuyo:)))


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Erona... Rohan'ın Savaşçı Kızı (Bölüm 4) (Puan: 1)
Gönderen Welar Tarih: Eylül 25, 2003 - 21:51:21
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
beğendiğinize sevindim..
yeni bölümü yazıyorum bir kısmını tamamladım.
Sanırım sitenin güncellenme zamanına yetişmiş olur.
Fakat size şunu söyleyeyim ki, bu hikayeyi yarıda bırakmayı düşünüyorum.
Çünkü yeni bir hikaye yazmayı düşünüyorum. Gerçi bu şimdilik sadece bir düşünce aşamasında ortada daha hiçbir şey yok.
Fakat kendinizi şimdiden bu gerçeğe hazırlayın ;))
Belki boş zamanlarımda bir iki sayfa yazabilirsem yazarım yinede arada sırf sizin için..
belli olmaz yani..


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Erona... Rohan'ın Savaşçı Kızı (Bölüm 4) (Puan: 1)
Gönderen Alessa (aiwendill@hotmail.com) Tarih: Eylül 25, 2003 - 22:57:32
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
"...o zaman Tanrılar kötülüğü seçecek olan başka bir varlığı Ortadünyaya gönderirlerdi ve böylece Ortadünyada iyilikle kötülüğün mücadelesi yine olurdu. Yani senin anlayacağın, Sauron bir sonuç değil sadece bir sebeptir."
Bunlar ne bilgece sözler böyle.Anduril'in işin içine katılmasına bayıldım!Orta Dünya sana emanet,yürüyedur Welar.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]

Re: Erona... Rohan'ın Savaşçı Kızı (Bölüm 4) (Puan: 1)
Gönderen denus Tarih: Ekim 07, 2003 - 15:22:32
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Bu hikaye guzel yazilmis ama yuzuklerin efendisiyle temel olarak, tarihsel olarak bagdasamaz. Yuzuklerin efendisinde (aslında Silmarillion'da) tek tanrı vardır:Illiuvatar. Tanrılar diye bir kavram yoktur.


[ Anonim kullanıcı iseniz, lütfen kayıt olun ]


Re: Erona... Rohan'ın Savaşçı Kızı (Bölüm 4) (Puan: 1)
Gönderen Gelaek_ Tarih: Ekim 16, 2003 - 23:03:49
(Kullanıcı Bilgisi | Mesaj Gönder)
Peki Valar ne?
Hiç melek deme melek olanlar Maiar.

Valar -> Tanrılar
Iluvatar -> Tanrıdan da üstün, herşeyin yaratıcısı, "Tek"


]

Bu site filmin, kitapların, veya yazarın resmi sitesi değildir.Tamamen Türk yüzük dostları tarafından hazırlanan konu odaklı bilgi, haber, düşünce ve materyal paylaşımını amaçlayan bir fan sitesidir.
Sayfada yer alanlar ancak izin alınarak ve kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Lord of The Rings - Turkish Fan Site
yuzuklerinefendisi.com / 2001 - 2012