Derinliklerdeki umut
Tarih: Nisan 07, 2006 - 13:15:02
Konu: Hikayeler




"Huzur" diye fısıldadı genç adam, önünde sonsuzluğa doğru uzanan kasvetli denize bakarak. Kalbi göğsünün altındaki kafesi parçalayacakmışçasına şiddetle çarpıyordu. Bunun korkudan mı yoksa heyecandan mı kaynaklandığını bilemiyordu. Bir süre hiçbir şey düşünmeden kıpırtısızca güneşin yansımasıyla parıldayan ve ölü gibi sessiz olan denizi izlemeye devam etti. Güneş henüz ufukta yeni yeni kendini göstermeye başlamıştı. Denizin üzerine çöken hafif sis maviyle grinin karışımı bir tonda renk oluşmasını sağlamıştı.


Sonra aniden adamın yüreğindeki huzur yerini, neden kaynaklandığını bilmediği bir huzursuzluğa bırakıvermişti. Korkuyla titredi. Solukları düzensizleşti, o koca denizin enginliğinde kendini çok küçülmüş hissetti. Bir an için duygularını bastırmaya çalıştı ama bunu başaramadı. Kafasının içinde aynı anda o kadar çok düşünce çarpışıyordu ki ne yapması gerektiğine bile karar vermekte zorlanıyordu.

Doğudan esen ılık rüzgar bir anda bedenini okşadı ve sırtındaki gri pelerini geriye doğru savurdu. Genç adam titredi. Ağırca olduğu yerde eğildi. İşte rüzgarın bedeninden çekildiği o anda ölümün sıcak nefesinin temasını duyumsadı. Korkuyla irkildi. Ne yapacağını, ne düşüneceğini bilmiyordu. Burada böylece durmalı mıydı? Onu bile tam olarak bilemiyordu. "Düşünmek için artık çok geç" diyerek kendini avuttmaya çalıştı.

Yüreğini kaplayan korku hissinin bedenini terk ettiğini ve az önceki cesaretine yeniden kavuştuğunu hisseden delikanlı, tekrar ufka doğru yöneltti kararlı bakışlarını. Bir karar vermesi gerekiyordu dününü ve yarınını düşünerek. Fakat bir hiçliğin içine saplanmış, çıkış yolunu bulmakta inanılmaz bir zorluk yaşıyordu. Varolmanın acısını hiç bu kadar yakından hissetmemişti yaşamı boyunca. Kimi zaman umursamadığı o derin acı, şimdi kanını donduruyordu adeta. Umursamamaya çalıştı ama artık duygularının esiri olmuştu. Zihnini kullanamıyordu, yaptığı her hareketi duyguları kontrol ediyordu. Bedeni acıyla sarsıldı. Bulunduğu kargaşadan kurtulmaya çalışıyordu, ama nafile...

Çok acı çekmişti. Geçen yıllar, gecenin alacakaranlığı gibi çökmüştü hayatına ve uğruna yaşadığı her şey yok olmuştu. Olmaya da devam ediyordu. Gözleri doldu genç adamın, yanaklarından süzülen yaşlar omuzlarına düşerek dağılıyordu. Derin bir nefes aldı ve göz yaşlarını silerek tekrar ufka doğru kaldırdı başını. Bir şey bekliyormuş gibiydi fakat ne beklediğini kendi bile bilmiyordu. Bu arada güneşin, gökyüzünü hızla tırmanmış olduğunu fark etti. "Artık düşünce yok" diye iç geçirdi delikanlı. Hiçbir şey düşünmeden ufku izlemesi gerektiğine inanıyordu.

Delikanlı havanın bir anda soğuduğunu hissetti, sabahki ılık rüzgarlar çekilmişti. Bedeni tekrar sarsıldı. Ellerini birbirine sürttü. Vücudunun ısısı gittikçe düşüyordu fakat yerinden kımıldamadı. Beklemeye kararlıydı, gün yitip gece yeryüzüne çökünceye kadar bekleyecekti, ne olursa olsun.

Sonra denizin ortasında kıpırdayan bir karartı çarptı gözüne, ne olduğunu anlayamamıştı ama yüreği korkuyla dolmuştu. Bu korkuyu kendisi için duymuyordu. Hızla olduğu yerde doğruldu, gözlerini kısarak ufukta hareket eden şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştı. Soğuk giderek artıyordu, güneşin ışığı sönükleşmiş, yeryüzüne bir karanlık çökmüştü. Ufukta beliren kara bulutların gökyüzünü kaplamak için hareketlendiğini fark etmişti. Ama ufukta tek hareket edenin onlar olmadığını anlaması pek uzun sürmedi.

"Gemiler" diye fısıldadı "kara yelkenli gemiler" genç adamın ruhu tekrar korku hissini duyumsamaya başlamıştı "ve son" diye sessizce fısıldadı.

Hızla ardına döndü ve ilerlemeye başladı. Halkıma haber vermeliyim diye düşündü. Sonrada vaz geçerek "hayır kaçmalıyım" diyerek etrafına bakındı. "Ne de olsa burayı benim yapan her şey artık yok oldu."

Peki anıları? Onlar hala yaşıyordu, bu şekilde bırakıp gidemezdi, savaştan kaçamazdı. Dizlerinin üzerine çöktü ve "Bana yardım et" diye gökyüzüne doğru haykırdı. Karar verme yetisini kaybetmişti, yardım bekliyordu ama gelmeyeceğini de biliyordu. Ümitsiz bir şekilde kafasını öne eğdi ve beklemeye başladı. Ölümü bekliyordu.
Sonra aniden zihnini tekrar kullanabildiğini fark etti genç adam, artık duyguları adeta bedeninden çekilmişti. Beklediği yardımın geldiğini anlayarak doğruldu ve bir an için düşündü.

"Umutsuzlukların derinliğindeki umut" diye mırıldandı.

İşte o anda yüreğinde bir ateşin alevlendiğini hissetti ve kılıcının kabzasına yapışarak köyüne doğru ilerlemeye başladı. İlerlerken aklında sadece bir düşünce vardı.
"Gelecekler, bizde direneceğiz. Ne olursa olsun, ölüm pahasına..."





Bu yazının bulunduğu yer: Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey
http://www.yuzuklerinefendisi.com

Bu yazıyı bulabileceğiniz URL adresi:
http://www.yuzuklerinefendisi.com/article.php?sid=1971