Ungoliant a Dair
Tarih: Ağustos 15, 2008 - 11:05:06
Konu: > GENEL / Yüzüklerin Efendisi




Ungoliant, Avatharda gizli bilinmeyen yuvasını yaratmıştı. Eldar onun nereden ve nasıl geldiğini bilmez; ama kimileri onun, Melkor un Manwe nin Krallığına ilk kez kıskançlıkla baktığı çok eski çağlarda, Arda civarına karanlıktan indiği ve başlangıçta Melkor un hizmetine döndürdüklerinden biri olduğu söylenir. Ama o kendi hırsının efendisi olmayı arzulayarak,her şeyi kendi açlığını doyurmak için kullanarak Efendisini reddetmiştir. Valar saldırılarından ve Orome nin avcılarından kaçarak Güneye geçmişti çünkü Valar ın dikkati başlangıçtan beri kuzeye yoğunlaşmış, güneye uzun zamandır önem vermemişlerdi. Zaman içinde Kutlu Diyar ın ışığına doğru sokuldu. Hem ışığa karşı açlık hissediyor hem de ondan nefret ediyordu.


Dar ve derin bir koyakta yaşamış ve dağların kara çarlaklarına kara ağlarını örerek canavar bir örümcek suretine bürünmüştü. Orada bulabildiği tüm ışığı emer ve onu yeniden boğucu bir kasvetin karanlık ağlarında, artık yuvasına hiç ışık ulaşamaz hale gelene dek örer di ve sonunda açlıktan ölecek hale gelirdi.

Şimdi Melkor Avathar'a gelip onu arayıp buldu.; yeniden Utumno'nun zalim hükümdarı suretine büründü. Uzun boylu ve korkunç karanlık efendi.Bundan sonra hep bu şekilde kalmış.Orada karanlık gölgeler içinde Manwe nin en yüksek salonlarındaki görüşünün bile ötesinde Ungoliant ile birlikte intikamını tasarlamış.Ama Ungoliant Melkorun amacını anladığı anda büyük bir korku ve kendi hırsı arasında kalmış.Aman ın tehlikelerine korkutucu efendilerin gücüne meydan okumaya isteksizmiş.Bunun üzerine Melkor şöyle demiş"Emrettiklerimi yap;her şey sona erdiğinde hala açlık hissedersen ozaman sana arzuladığın her şeyi veririm.Evet iki elimle"Her zaman olduğu gibi yeminide hafifçe etmiş; ve yüreğinde kahkahalar atmış.Böylece büyük hırsız daha küçük olanı yemleyerek kandırmış.

Melkor' la birlikte yola çıktıklarında Ungoliant üzerine karanlık bir pelerin örmüş; içindeki nesnelerin artık görülmediği gözlerin içini delip geçmediği. Boşluk gibi bir ışıksızlık. Sonra yavaşça ağlarını yarıktan yarığa iplik iplik işledi. Sonunda dünyanın o bölgesinde en yüksek dağ olan ulu Taniquetil'in güneyinde, uzaklardaki Hyarmenter'in doruğuna varana dek yukarı doğru tırmandılar.Valar ın orda aldığı pek önlem yoktu. Çünkü Pelori'nin batısı alacakaranlık içindeki ıssız topraklardı ve doğuya doğru olan dağlar.Unutulmuş Avathar dışında, sadece geçilmez denizin bulanık sularına bakardı.

Ama şimdi dağın zirvesinde karanlık Ungoliant uzanıyordu. Ördüğü iplerden merdiven yapıp aşağı sarkıttı. Melkor ona tutunarak tırmandı ve aşağıya Korunan Diyar a bakarak Ungoliant ın yanında durdu. Melkor kuzeye baktı. Valmar ın gümüş kubbelerini gördü. Sonra Melkor kahkahalarla güldü ve batıda uzun yamaçlardan aşağı kayarak indi. Yanında Ungoliant varmış ve onun karanlığı ikisini de gizliyordu

O an bir bayram zamanıydı Melkor un da iyi bildiği gibi. Melkor ve Ungoliant gün ışığının aydınlattığı toprağın üstünden kara bir bulut gölgesinin rüzgarla geçişi gibi Valinor un düzlükleri üzerinden hızla geçtiler. Ezellohar tepeciğinin önüne geldiler. Ungoliant, Işıksızlığı Ağaçların diplerine kadar yükseltti ve Melkor tepeciğin üzerine sıçrayıp kara mızrağıyla her bir ağaç a yüreğinden saldırıp derinden yaraladı. Özsuları sanki kanlarıymış gibi akarak toprağın üzerine döküldü. Ungoliant, bunları emsi. Ağaçtan ağaca giderek kara gagasını kurutana dek onların yaralarına soktu. İçindeki ölüm zehiri onların dokularına işlemiş, köklerini,dallarını ve yapraklarını soldurtmuş ve ölmüşler. Susuzluğu hala geçmemiş Varda nın pınarlarına giderek kurutana dek içmiş Ungoliant içerken kara dumanlar çıkarıyormuş, öylesine devasa ve korkunç bir surete bürünmüş ki Melkor bile korkmuş.

Morgoth yakasını Ungoliant tan bir türlü kurtaramıyordu. Bulutu hala üstündeydi ve tüm gözler onun üzerine dikilmişti. Morgoth artık batıdaki güçlü kalesine Angband'ın yıkıntılarına doğru yaklaşıyordu. Ungoliant düşüncesini anladı orada ondan kaçmak için bir yol aradığını kavradı ve sözünü yerine getirmesini istedi.

"Kara kalpli" dedi buyruklarını yerine getirdim. Hala açım" "Daha ne istiyorsun? dedi Morgoth "Göbeğin için tüm dünyayı mı arzuluyorsun. Sana bunu vermek için yemin etmemiştim. Ben O'nun efendisiyim".

"O kadar değil" dedi Ungoliant "Ama Formenos büyük hazinesi senin değil, hepsi benim olacak Onu iki elinle vereceksin."

Sonra Morgoth zorunlu olarak yanındaki taşları birer birer kin güderek verdi ve o hepsini yuttu. "Bir elinle verdin "dedi "Sağ elini aç"

Morgoth kristal kutunun içinde kilitli olmalarına rağmen Silmarilleri sağ elinde sıkıca tuttu. Silmariller onu yakmaya başladı, acıyla elini sıktı: ama elini açmayacaktı."Hayır" dedi."Sen görevini yerine getirmedin. Sana verdiğim görev benim kudretimle tamamlandı. Sana daha fazla ihtiyacım yok. Bu şeylere ne sahip oldun ne de gördün. Onlar sonsuza kadar benim olacak"

Ama Ungoliant daha da büyümüştü ve Melkor kendisinden alınan güç yüzünden küçüldü. Melkor'un karşısında yükseldi ve bulutuyla onu örttü. Boğmak için yapışkan ağlarla sardı. Morgoth dağlarda yankılanan korkunç bir çığlık attı. O yüzden bu andan sonra o yer Lammoth diye adlandırıldı; çünkü sesinin yankısı oraya yerleşti ve sonra kim o topraklarda yüksek sesle bağırırsa onları uyandırır. Morgoth un o anki çığlığı Kuzey dünyasında duyulan en yüksek ve en korkunç çığlıktı. Dağlar sallanıp yer sarsıldı. Valar saldırısı aceleyle yapıldığı için Angband'ın diplerindeki mahzenlere inilmemiş ve orada Balroglar hala gizlenip Efendilerinin dönüşlerini bekliyorlardı. Hızla yukarıya fırladılar ve bir ateş fırtınası halinde Hithlum dan geçerek Lammoth'a ulaştılar. Alevli kamçılarıyla Ungoliant ın ağını paramparça ettiler ve o korktu üzerini kaplayan kara dumanlar püskürterek kaçtı, oradan uzaklaşıp Beleriand a inip Ered Gorgoroth eteklerinde karanlık vadiye yerleşti ve o andan itibaren orada doğurduğu dehşet yüzünden oraya Korkunç Ölüm Vadisi dendi.

Angband'ın kazıldığı günlerden beri örümcek şeklinde diğer iğrenç yaratıklar oraya yerleşmişti. Ungoliant onlarla çiftleşti ve onları yedi. Ungoliant' ın oradan ayrılıp dünyanın unutulmuş güneyine gidişinin ardından dölleri orda kaldı ve çirkin ağlarını ördüler. Bazıları uzun zaman önce çok büyük bir kıtlıkta sonunda kendini yiyip yok ettiğini söyler.







Bu yazının bulunduğu yer: Yuzuklerin Efendisi / Turkiye LOTR / Turkey
http://www.yuzuklerinefendisi.com

Bu yazıyı bulabileceğiniz URL adresi:
http://www.yuzuklerinefendisi.com/article.php?sid=2094